Açık konuşayım Kubrick'in şu ana kadar hiçbir filmini beğenmedim. Kıytırık bir mesaj vereceğim, uyduruk bir gönderme yapacağım diye uzatır da uzatır konuyu. Öyle ana karakterin yarım saat tek kelime etmeden uzaklara baktığı filmlere kıl olurum zaten, Nuri Bilge Ceylan'ı da sevmem, ayıyım ve düz adamım evet. Ama ne yalan söyleyeyim Kubrick son filminde gönlümü aldı lan, adam öyle manidar ve öyle cesur detaylar sıkıştırmış ki filme, seyredince saygı duruşuna geçtim, dağ başını duman almış gümüş dere durmaz akar diye bağırıp evi Türk bayraklarıyla donattım. Zira Eyes Wide Shut (Gözleri Tamamen Kapalı), Illuminati deşifresinin ortaya çıkarmış bir film ve bu filmin tarihi 1999. Onun öncesinde böyle bir deşifre henüz ne sinemada, ne medyada yapılmadı. Kubrick abimiz bir nevi düşmana ilk kurşunu sıkan Hasan Tahsin olmuş bu konuda yani. Filmi detaylı bi şekilde anlatağız zaten, ama önce sevgili sığırlara birtakım laflar hazırladım. Ekşici, gel buraya evladım yine senden şikayet var.
Acaba bu kişiler neler demişler film hakkında diye merak ettiğimden öncelikle ekşiye baktım, 2-3 girdi dışında hepsi bu film için "üstad, kadın erkek ilişkilerini çok zekice ve ustaca diyaloglarla işlemiş, ilişkiler hakkındaki klişelere ağır bir tokat indirmiş ve entel filmlerinin vazgeçilmez yönetmeni İsmail Türüttino'ya selam çakmış swh swh :))))" gibi saçmasapan yorumlarda bulunmuşlar. Biliyorum ki bu filmi seyredenlerin %90'ı da arkadaş ortamında aynı türden lafları ettiler bu filmle ilgili.Gelin 2 şey okuyun da belki Selin'e artistlik yaparsınız bu öğrendiklerinizle. Kadın-erkek ilişkisiymiş..
Bu film için kadın erkek ilişkilerini anlatan bir film demek, Fight Club için "dövüşlü mövüşlü aksiyon filmi, Brad Pitt adama yumruk felan atıyo" demekle aynı şey. Yemin ederim abartmıyorum bak, bir porno filmin amacı ne kadar kadın erkek ilişkilerini anlatmaksa, bu filmin amacı da ancak o kadar kadın erkek ilişkilerini anlatmak olabilir. Ama bu beğenilme kaygılı kişiler sırf "Kubrick" filmi olduğu için, hiçbir şey anlamamış da olsalar o filmi anlamış rolü yaparlar, seyrederken sıkıntıdan patlasalar da çok beğendim ayağına yatarlar.
Neden? Çünkü bu bir Kubrick filmi. Çünkü Selin'e giden yol Kubrick'ten geçer. Çünkü çok elit, cool, zeki ve entelektüel olan bir insan Kubrick filmini sevmek zorundadır. Hıyarağaları sizi... La şu Eyes Wide Shut'ı Kudret Sabancı çekmiş olsaydı acaba yine filmden hiçbir şey anlamamış halinizle "üstad döktürmüş yeeaa" der miydiniz? Çok derdiniz, etiketçi insanlar sizi. Siz tıpatıp aynı 2 pantolonun etiketinde fiyatı daha yüksek olanını alan insanlarsınız, çünkü siz kendi beğenilerinize ve kendi görüşlerinize göre değil, toplumun değer yargılarına göre yaşayan sığır sürülerisiniz. Kendinize ait en ufak bir şeyi bile dile getirmeye cesaretiniz olmadığı gibi, bunu yapabilen insanları da oturduğunuz yerden eleştirir, şu hayatta hiçbir şeye derman olmazsınız. Lan olum, akıllı olun bak..
Neyse ufaktan konuya girizgahı yapalım artık.
Şu filmi seyrettiğimden beri yemin ederim gece yatıyorum Kubrick, sabah uyanıyorum Kubrick, bi sigara yakıyorum Kubrick, tuvaletteyken deterjan ambalajı yazılarını okuyorum yine Kubrick... Ettin edeceğini be Kubrick. Böyle film mi yapılır lan şerefsiz? Şimdi Eyes Wide Shut'a geçmeden önce kameralarımızı İstanbul gecelerine çevirecez. Şaka lan şaka, Clockwork Orange'ın afişlerine bakacaz.
Piramit ve her şeyi gören göz işte, açıklama yaptırmayın lan.
Clockwork Orange'ın yayınlanma tarihi 1971. Bu sembolleri kullanması ışığında Kubrick'in Illuminati bağlantısı olduğunu, 48 IQ'ya sahip bir sincap bile rahatlıkla anlayabilir. Tek gözler hadi neyse tesadüf eseri olabilir derdim ama filmin afişi alenen piramit ve Horus'un her şeyi gören gözü olunca diğerlerinin de maksadının ne olduğu netleşiyor. Kaldı ki mevzu bahis Kubrick ise zaten o gördüğün şey tesadüf değildir hacı.
Kubrick bu sembolojiyi Dr Strangelove'da da çok fazla kullanmış, o baya baya eski bi film. Kendisinin Illuminati ile bir ilişkisinin olduğu aşikâr, yüksek mertebeden (30 veya üstü) mason olduğu söyleniyor ki doğru olma ihtimali de mevcut. Kubrick gibi bi adam çırak mertebesinde mi mason olacaktı zaten anasını satayım? Fakat son filmi Eyes Wide Shut'ta "yeter artık ulan Allah mısınız be" diye celallenen bir Polat Alemdar, bir Michael Jackson gördüm ben.
Şimdi baştan anlaşalım, bu yazı blog'daki diğer yazılardan biraz farklı olacak. Zira bu sefer bir film analizi yapacam, hem de bir Kubrick filmi. Yani bu da demek oluyor ki yoruma açık bir konu olduğundan, kesinlikle şahsi yorumlamalarım için "%100 doğrudur" iddiasında bulunamam. Gerçi ben hiçbir yazım için böyle bi iddiada bulunmuyorum ama yazdığım siyasi içerikli yazılarda sizlere bilgi sunduğum için o bilgilerin doğruluğunun garantisini verebilirim, zaten mümkün mertebe kaynak sunuyorum bilgi verdiğimde. Fakat bu sefer bir film yorumlayacağım için aynı netlikte konuşamam, sonuçta bu bir sanat eseri ve herkes değişik şekillerde yorumlayabilir. He bu demek değildir ki bu yazıda ben her şeyi sallayacam, tabi ki yine mantık ve tutarlılık içerisinde yapacam bu saptamalarımı. Ayrıca Kubrick'in, en azından bu filmini de iyi analiz ettiğimi düşünüyorum hakkımı yemiyim, ama siz yine de ona göre geçirin süzgecinizden tamam mı canolar, yerim sizi ehehe.
Şimdi biraz ön bilgilendirme yapacağız.
Filmin senaryosu Traumnovelle (Dream Story) adlı romandan uyarlanma. Roman ile film çok örtüşüyor fakat birebir aynı değiller. Romanda olup filmde olmayan pek fazla şey yok, fakat filmde olup romanda olmayan birçok detay var. Kubrick bu romana kendi farkını katmış, roman ile film arasındaki farkı belirleyen en önemli şey ise konunun işlenişi ve odak noktası. Roman tamamen kadın-erkek ilişkileri üzerine kurulu Kavak Yelleri dizisi tadındayken, Kubrick filmin odak noktasını gizli topluluklara yönlendiriyor. Okült sembolizme çok fazla ağırlık veriyor filmde.Romanla filmin en önemli farklarından biri de neredeyse tüm karakterlerin isimlerinin değişmiş olması. Bu değişiklikleri yapan adam Kubrick olunca "alt tarafı isimleri değiştirmiş yea" diyemiyoruz tabi, görecez sebeplerini yazının ilerleyen kısımlarında..
Filmin ortalarında, yaklaşık 15 dakika süren bir ayin sahnesi var.
Filmdeki her şey bu sahne ile ilgili. Ayin sahnesinden önceki sahneler de ( Kubrick çok iyi bağlıyo bunları), sonraki sahneler de hep bunun etrafında dönen olaylardan ibaret. Bu film açık seçik bir Illuminati deşifresi, bunu bilin de sonra bu sahneye gelene kadar gösterdiğim şeyler için "ne alaka yeeaa, nerden anladın" demeyin. Kubrick bu, boru değil, adam 3 senede çekmiş bu filmi, çekimleri 400 gün sürmüş. Detay manyağı psikopatın teki zaten Kubrick, siz daha iyi bilirsiniz ekşici entel kardeşlerim. Hatta Eyes Wide Shut, Guinness Rekorlar Kitabı'na da girmiştir çekimlerinin bu kadar uzun sürmesinden dolayı. Anlayacağınız bu filmin her sahnesi, her detayı büyük bir titizlikle çekildi. Hiçbir sahne, hatta hiçbir obje boşu boşuna yer almadı bu filmde.
Kubrick filmin çekimlerini 3 Mart 1999'da tamamlayıp Warner Bros'a teslim ediyor. 4 gün sonra, 7 Mart 1999'da "kalp krizi"nden vefat ediyor. Bak sen şu işe. Filmin bizlere ulaşmış şeklinin biraz kesilip biçilmiş olma ihtimalini de oldukça güçlendiriyor bu 2 tarih arasındaki yakınlık.
Evet ön bilgilendirmeyi yaptığımı düşünüyorum. Artık filme geçebiliriz sevgili kaynatasızlar, siz keyfinize bakın ben üstüme rahat bi şeyler alıp geliyorum.
Filmin afişinde tek göz olması da tesadüfi değil, birazdan göstereceğim onlarca şeyi üst üste koyduğunuzda "anaaaa" diyeceksiniz zaten.
Filmin ilk sahnesi de aha şu, böyle başlıyor film;
Nicole Kidman 2 kolonun arasında. Peki what the fuck is 2 kolon?
Masonlukta Hz Süleyman'ın Tapınağı'ndan alındığına inanılan bu 2 kolon, mistisizme girişi sembolize eder. Yani dış aleme ait olan bu kolonlar, onların gizli alemlerine açılan bir kapının sembolüdür.
Filme 2 kolon arasında giriyor olmamız ise tabi ki koca bir tesadüf. Kubrick ne bilsin iki kolonu, masonluğu, sembolizmi... Kadırga Anadolu Meslek Lisesi torna tesviye bölümünden mezun bi herif lan Kubrick, bilmiyo musunuz ehehe.
Ayrıca 11 Eylül İkiz Kule ritüelinin de bu 2 sütun mevzusu ile ilişkili olduğunu düşünüyorum. O olay zaten bir terör saldırısı değil ayindi, bunları konuşmuştuk.
Şimdi filmin ilk 1 saati açıkçası tırışka muhabbetlerden ibaret. Tamam güzel diyaloglar felan var, filmin ilerisinde bağlıyor Kubrick bunları konuya ama benim pek ilgimi çekmedi buralar. Size filmin ilk 1 saatini özet geçeyim,
Evet filmin ilk 1 saati Nicole Kidman'ın etrafında dönüyor, başka da pek bi olay yok. O yüzden buraları hızlı geçmeye çalışacam. Birazdan göstereceğim sahneler "bu ne yea" dedirtebilir size, ben de filmi seyrederken ilk 1 saat çok sıkılmıştım, fakat sonra en tırt detayın bile bir anlama geldiğini ve konuların nasıl bağlandığını görünce Kubrick'in sakalını yalayasım geldi şerefsizim. Neyse hadi başlıyoruz, altyazıları da okuyun önemli zira.
Bill (Tom Cruise) ve Alice (Nicole Kidman), arkadaşları Victor'un Noel balosuna gidiyorlar, film böyle başlıyor. Soldaki sekizgen yıldız ve güneş sembolojisi, birazdan da göreceğiniz üzere malikânenin heryerine serpiştirilmiş durumda. Sekizgen yıldız, Sümerler'deki gök tanrısı Anu'nun sembolüdür. (buraya gelirken de damalı zeminden geçiyorlar, Alice'in arkasındaki koridorıun zeminine bakın). Bu malikânenin, arkadaşları Victor'un mekanı olduğunu da tekrar edeyim.
Malikanenin heryerinde var bu sembolden.
Ve Kubrick ısrarla çoğu sahnede kadraja alıyor bu sembolleri.
Bu piyanist şantör de bizim Bill'in arkadaşı.
Bill o elemanla muhabbet etmeye gidiyo ve karısı boşta kalıyo. Karı boşta kalınca hemen biri yazıyo karıya. Yazan eleman Sandor Szaost adında bir Macar'dır. Kendisi ismini, Church of Satan (Satan Kilisesi)'nin kurucusu Anton "Szandor" LeVey'den alır. Ayrıca bu Sandor da, tıpkı Anton LeVey gibi Macar'dır. Kubrick, adamın Macar olduğunu özellikle belirtiyor ki, Anton LeVey'e yaptığı gönderme daha iyi anlaşılsın. Sahnede de arka plandaki pentagramlar bunu pekiştiren bir başka detaydır.
Bu sırada Bill de başka 2 karıyla karşılıklı yazışıyo. Aileye bak anasını satayım, Karaköy keranesi gibi. Kadınlardan tekinin ismini birkaç kez tekrarlattırıyor Kubrick. İsmi Nuala Windsor; Windsor bugünki İngiliz kraliyet ailesinin soyadıdır biliyosunuz. Windsorlar aslen İrlandalıdır, Nuala da bir İrlandalı ismidir zaten.
Reisin ismi geçmezse olmaz tabi ehehe. Dur ekşici lisanıyla konuşayım da tüm karılar bana hasta olsun, "üstad burada Illuminati'nin yetkin ailelerinden Rockefeller'a selam çakmış swh swh". Ve bu blog'da sık sık bahsettiğim 2 elit ailenin ismini peşpeşe zikrettirdi Kubrick dikkat ederseniz. İngiliz Kraliyet Ailesi ve Rockefeller ailesi. Bonus olarak satanist Anton LeVey'i de ekleyin.
Karıların kafa 2 milyon, Bill "nereye gidiyoruz hanımlar ehe mehe" dediğinde, karı "gökkuşağının bittiği yere" diyor. Bu lafı unutmayın, sonradan dönecem bu konuya. Rainbow (gökkuşağı), Oz Büyücüsü ve Alice Harikalar Diyarı'nda da işlenen bir temadır ve bir zihin kontrolü (mind control) yöntemidir, delillerim ile gelecem fakat henüz yeri değil, ileride bağlayacam bu konuyu. Ve dikkat, Kubrick bu filmde bazı kelimeleri peşpeşe, defalarca tekrar ettiriyor. Bu ısrarla tekrarlanan kelimelerde hiç boş geçmemiş abimiz, ısrarla gözümüze soktuğu kelime ya da cümlelerin hepsi manidar anlamlara sahip. Bakın "gökkuşağının bittiği yer" tamlaması kaç kere tekrarlanıyor 3 yaşında bir çocuğa laf anlatıyormuşcasına.